ORTA DOĞU, ENERJİ, KAN VE GÖZYAŞI…
Orta Doğu, Enerji, Kan ve Gözyaşı…
Geçen yüzyılın ortalarından itibaren Yahudi nüfusun Filistin topraklarında artan yerleşimleri ile başlayan, 1948 yılında İsrail devletinin kurulması ve 1967 Arap- İsrail savaşı ile devam eden Filistin sorunu, Hamas’ın saldırıları ile başlayan yeni süreçte İsrail’in orantısız güç kullanması, savaş hukukunu dahi göz ardı ettiği, sivilleri hedef alan saldırıları ile yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyor.
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka, en temel insani ihtiyaçların dahi karşılanmasını imkânsız hale getirirken İsrail’in hastaneleri dahi hedef alan saldırıları yüzünden bölgede yaşayan 2 milyonu aşkın insan için güvenli hiçbir yer kalmamış durumda. Hamas’ın elindeki rehineleri kurtarmak için İsrail’in bölgeye başlatmayı planladığı kara harekâtı her an bölgeyi diğer aktörleri de içine alan topyekûn bir savaşa sürükleme riski barındırıyor. Tüm dünya adeta diken üstünde. ABD başta olmak üzere batılı devletlerin Akdeniz’e yaptığı askeri yığınak başka ülkelerin bu savaşa dahil olmalarına yönelik caydırıcı bir unsur olarak değerlendirilse bile akan kanın durmaması bölgenin topyekûn bir savaşa sürüklenme ihtimalini her geçen gün daha da kuvvetlendiriyor. Çünkü bölgede masum canlar katledilirken bölge ülkelerinin bu sürece ila nihai seyirci kalmasını beklemek en hafif tabir ile saflıktan öteye geçmeyecek düşünceler olarak kalacaktır.
Tüm dünyanın kabul ettiği ama bir türlü hayata geçirilemeyen iki devletli çözüm bulunamadığı sürece bölge, uluslararası ilişkileri zehirlemeye devam edecek ve yeni savaşlara kapı aralayacaktır. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri; bu savaşın bir an önce durdurulması, bölgeye insani yardım ulaştırılması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi için olağanüstü diplomatik çaba gösteriyor. Ancak Batı dünyasının sınırsız desteğini arkasına alan İsrail’in çözüm masasına dönmesi ise şimdilik pek mümkün görünmüyor.
Burada esas belirleyici olanın Gazze’nin coğrafi konumu ve Doğu Akdeniz bölgesinde bulunan hidrokarbon yatakları olduğunu görmekte yarar var. Doğu Akdeniz bölgesinde enerji kaynaklarının batı pazarlarına aktarımı konusunda yeni iş birliklerinin konuşulduğu bir dönemde bölgenin birdenbire çatışmaların merkezi haline gelmesi herhalde tesadüfi olamaz. İsrail, denize açılan ve hidrokarbon yataklarının sağlayacağı gelir ile güçlenen bir Gazze istemiyor. Hamas’ın saldırıları nedeniyle bu konuda eline geçirdiği fırsatı sonuna kadar kullanmak, Filistin topraklarının deniz ile bağlantısını ortadan kaldırarak bölgenin ve bölgedeki enerji kaynaklarının tek hâkimi olmak istiyor.
Son yüzyılın savaş tarihi aynı zamanda enerji kaynaklarına kimin sahip olacağı bu kaynakların hangi pazarlara nasıl ulaştırılacağının da tarihidir. Bölgedeki çatışmalara ve bölgenin yeni savaşlara sürüklenme potansiyeline bir de bu açıdan bakmakta fayda var.
No comments